Arkadaşlar hepinize Merhaba,
Aşağıda Cuma derste konuştuğumuz Cabir Bin Hayyan ile ilgili bir parça ve beş soru var. Sizden isteğim bu parçayı dikkatli bir şekilde okuyup, bu beş soruya açık-anlaşılır-detaylı cevaplar vermeniz. Çarşamba akşam 23;59 a kadar cevaplarınızı yazmanız gerekiyor. Sorulara cevap verirken yararlandığınız kaynakları (kitap, dergi, internet adresi, vb.) en alta açık bir şekilde belirtmenizi istiyorum. En az iki arkadaşınıza yorum yazmayı unutmayın.
Aşağıda Cuma derste konuştuğumuz Cabir Bin Hayyan ile ilgili bir parça ve beş soru var. Sizden isteğim bu parçayı dikkatli bir şekilde okuyup, bu beş soruya açık-anlaşılır-detaylı cevaplar vermeniz. Çarşamba akşam 23;59 a kadar cevaplarınızı yazmanız gerekiyor. Sorulara cevap verirken yararlandığınız kaynakları (kitap, dergi, internet adresi, vb.) en alta açık bir şekilde belirtmenizi istiyorum. En az iki arkadaşınıza yorum yazmayı unutmayın.
BİR APTALIN HATASINI DÜZELTMEYE KALKMAYIN, SİZDEN NEFRET EDECEKTİR.
BİR BİLGENİN HATASINI DÜZELTİN, SİZE MİNNETTAR KALACAKTIR.
Hepinize kolaylıklar diliyorum...
CABİR BİN HAYYAN (721-815)
Cabir Bin Hayyan 8.ve 9. yy'da yaşamış; Kimya,
Tıp, Eczacılık, Metalürji, Astronomi, Felsefe, Mantık, Fizik ve Mekanik üzerine
çok büyük buluşlar yapmış Türk-İslâm alimidir. Tam ismi ‘Câbir Bin Hayyan
Abdullah El-Ezdi’ olup, Batıda Al-Geber olarak tanınmıştır.
Kufe'de eczacı bir
babanın çocuğu olarak doğmuştur. Abbâsi Halifesi Harun Reşid ' in sarayında
yaşamış ve Vezir Yahya bin Halid el-Bermeki 'den himaye görmüştür. Emevi
Veliahtı Halit Bin Yezid ve Cafer–i Sadık’tan dersler almış ve bütün müspet
ilimleri öğrenmiştir. Simya’nın bir fen ilimi olmadığını görerek, tecrübeye,
analize ve matematiğe dayalı, bugünkü Kimya’nın temellerini
attı ilim öğretip, birçok öğrenci yetiştiren Cabir Bin Hayyan;
eserlerinde, yapmış olduğu ilmi ve fenni tecrübeleri en küçük ayrıntısına
kadar izah etti ve yorumladı. Kimyasal maddelerin bileşimlerini tespit
etti ve açıkladı. Kimyada kullanılabilecek bazı metodları ortaya koydu. Deneylerde kullanılabilecek aletlerin imalini, kullanılış yollarını
izah etti. Kimyayla ilgili hassas ölçü aletleri yaptı.
Kendinden sonra gelen
bilim adamları, onu modern kimyanın kurucusu olarak kabul
etmişlerdir. İslam aleminde; Ebu Bekr Râzi, İbn-i Sina,
Mesleme El-Macriti, Farabi ve daha birçok bilgin onun eserleri
ile yetişip, olgunlaşmışlardır. Eserleri; asırlarca İslam
medreselerinde okutuldu, endülüs vasıtası ile de batıya geçti. En önemli
vasfı deneycilik olan Câbir bin Hayyân , kimya ilminin hem teorik hem de
tatbiki alanda gelişmesine yardımcı olmuştur. Dünyada ilk kimya
laboratuarını kuran âlim olarak tarihe geçmiştir.
Câbir, ömrünün büyük
bir kısmını Irak'ın Kufe şehrinde geçirdi ve burada kimyayı bilimsel olarak
sistemleştirdi. Sürekli laboratuarda çalışan Câbir, süblimleştirme,
sıvılaştırma, kristalleştirme, damıtma, saflaştırma, cıvayla karıştırma,
oksitleme, buharlaştırma ve filtrasyon gibi işlemleri geliştirip mükemmelleştirdi;
şapı damıtmak suretiyle sülfürik asit üretti ve maddeleri gazlar, metaller ve
minareler olarak sınıflandırmaya başladı. Kimyasalların özelliklerini
yitirmeksizin birleşerek, gözle görülmeyen element bileşikleri oluşturması
hakkında da yazdı. Tüm bunlar bugün herkesin bilebileceği bir şey gibi görünse
de, bundan bin iki yüz elli yıl öncesi için Câbir, zamanının çok ilerisinde bir
kişiydi.
Ampirik çalışmaya çok
önem veren bu seçkin bilim insanının en önemli araştırması, asitler üzerinedir.
Eski dünyada, sirkeye tadını veren asetik asitten daha güçlü bir asit
bilinmemekteydi. Günümüzde kimya endüstrisinin vazgeçilmezlerinden olan
sülfürik, nitrik ve nitromuriyatik asitleri keşfeden Câbir, kimyasal deney
olasılıklarını önemli ölçüde artırmıştır
Câbirin
metallerin rafine edilmesi ve çelik hazırlanması konusundaki çalışmaları döküm
tekniklerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Kimya teorisine göre en büyük
katkıları arasında metallerin yapısı konusundaki görüşleri yer almakta olup bu
görüşler, çok az değişikle modern kimyanın başlangıcı sayılan 18. yüzyıla kadar
ulaşmıştır.
Câbir bin Hayyân
tarafından kimyayla ilgili şu yorum yapılmıştır: Kimya ilmindeki
ilk mühim husus, pratik uygulamalar yapman ve deneyler yürütmendir, zira pratik
tatbikatta yahut da deneysel çalışmalarda bulunmayan kişi, ilmin en alt
seviyelerine dahi erişemez. Ey oğul, deneyler yap ki ilmi elde edesin. Alimi
ellerindeki maddenin bolluğu değil, deneysel yöntemlerindeki mükemmellik mesut
eder.
Maddelerin altına
dönüştürülmesi (transmutasyon) için metotlar geliştirmeyi
hedefleyen simya ilminin babası olarak bilinen Câbir bin Hayyân,
geliştirdiği element anlayışı, denge teorisi yaklaşımı,
tatbikatları, icat ettiği alet ve düzeneklerle kimyanın
babası kabul edilmektedir.
Bazı fikirleri yüzünden
hayatının bir kısmını sürgün olarak yaşadı; örneğin; "Allah bize fiziki
kanunlar vermiştir. Bunlarla bitki, hayvan hatta insanın benzerini yapabiliriz.
Allah beşere öyle kabiliyetler bahşetmiştir ki; beşer, kâinattaki bütün sır
perdelerini bununla çözmeye muktedirdir." O zamanki Basra valisi bazı
siyasi ve maddi çıkarları yüzünden Cabir'in yargılanmasını sağladı. Basra baş kadısı
Cabir'i yukarıdaki sözünden dolayı Allah'a şirk koştuğu ve büyücülük (Kimyacılık)
yaptığı gerekçesiyle idama mahkum etti. Cabir idam edilmeyi beklerken zindandan
bir arkadaşıyla kaçmayı başardı.
Atom alanında ilk
çalışmaları John Dalton‘un yaptığı, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği
fikrini de ilk olarak Otto Hahn’ın ortaya attığı söylense de, kimya alanında
ilk laboratuar kurup çalışmalar yapan bu Türk insanı şu sözleri bin yıl önce belirtmiştir:
“Maddenin en
küçük parçası olan cüz-ü la yetecezza (atom)da yoğun bir enerji vardır. Yunan
bilginlerinin iddia ettiği gibi, bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da
parçalanabilir. Parçalanınca da öyle bir güç meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne
getirebilir. Bu Allah-u Teala’nın kudretinin bir nişanıdır.”
Galileo, Francis Bacon
, Newton ve başka birçok bilgin onun eserlerinden faydalanmışlardır. Cabir kendindeki
bilginin kaynağı olarak hocası İmam Cafer es-Sadık'ı gösterir. İmam Cafer' in
din ilimleri yanındaki fen ilimleri ile ilgili bilgilerini Hz. Ali'nin torunu
olan dedesinden ve sahabi efendilerinden aldığını belirtmiştir. Hatta Cabir'e
göre bu doğa bilimleri onun hocalarına direk Hz. Muhammet tarafından
verilmişti.
İslamiyet'in yayılması
ve kabülünden kısa bir süre sonra bu coğrafyada (Şam-Bağat-Kufe-Basra-Horasan)
çok ciddi bilimsel ilerlemeler olmuştur. Normal medeniyetlerde 500-600 yıl
sürecek zaman diliminden sonra ortaya çıkacak bilim disiplinleri İslam
medeniyetinde 100-200 yıl gibi çok kısa sürede gelişmiştir. Bunda Eski Yunan
eserlerinin hızlıca çevrilmesinin etkisi olsa da zamanın İslam alimleri
çevirdikleri Eski Yunan medeniyetindeki kitapları düzeltmişler ve üzerlerine
çok fazla bilgi koymuşlardır. İslam medeniyeti dünyada en hızlı doğup gelişen
bir medeniyet olmuştur. Bu hızlı gelişim sadece siyasal-coğrafik hareketliliğe
değil aynı zamanda büyük bilimsel gelişmelere neden olmuştur. Bu medeniyetten
kimyanın, matematiğin, botaniğin, sosyolojinin babaları diye tanımlanacak
dünyanın en zeki insanları çıkmışlardır.
SORULAR
1- Bilimin gelişimi
için içinde yaşayabileceği bir medeniyete ihtiyaç var mıdır? Eğer varsa bu
medeniyetin özellikleri neler olmalıdır?
2- Bir bilim
disiplininin oluşması için hangi süreçlerden geçmesi gerekir? Açıklayınız. Kimya disiplini için bu süreçlerin işleyişi nasıl olmuştur?
3- Bilginin
kaynakları neler olabilir? Bilimsel bilginin kaynakları neler olabilir?
Açıklayınız
4- Cabir bin Hayyan'ın
muhteşem ilminin kaynağı ne olabilir? Cabir bu kaynağı kendisi nasıl
tanımlamıştır?